21-23 TEMMUZ 2018 KEMERLİ KAÇKAR (3.562 mt.)

21-23 TEMMUZ 2018 KEMERLİ KAÇKAR (3.562 mt.) TIRMANIŞ RAPORU
(BU BİR RAKIDAK FAALİYETİDİR)
EKİP: Elif ASAR, Sema ÇITIR, Sevcan GÜLAS, Şevki Cilasun HANTAL, Cihan SANVER, Yiğit SAVAŞÇI (Alfabetiktir)
HAVA DURUMU: Hava kapalı ve sisli, yer yer yağmurlu, rüzgar 0km/s.
TEKNİK MALZEME: Yok
YAZIM: Şevki Cilasun HANTAL

 21 Temmuz 2018 Cumartesi

Sabah Sabiha Gökçen Havalimanında Sema ile buluştuk. Elif, Atatürk Havalimanı’ndan geleceği için Trabzon’da buluşacaktık. Yiğit Erzurum’dan gelecekti ve Pazar ilçesinde onu da ekibe katacaktık. Cihan ve Sevcan ise bir gün öncesinden gittikleri için Avusor yaylasında Marsis Dağ Evi’ne yerleşmişlerdi bile. Uçağımıza sorunsuz bir şekilde bindik ve indik. Elif bizi beklerken havalimanında uyukluyordu.
Saat 08:45’de Havaş’a bindik ve Pazar’a gidişimiz 11:00’i bulmuştu. Burada Yiğit bizi bekliyordu, onu da yanımıza alıp Ayder Yaylası minibüslerine bindik. Yaylaya çıkmamız da yarım saati buldu. Burada Marsis Pansiyon’un işletmecisi Muhammet’in babası olan İsmail Abi minibüsü ile bizi alacaktı fakat, tur ile Zilkale’ye gittiği için, bulduğumuz bir taksi ile yaylaya kendimizi attık. Avusor’da olmamız saat 14:00’ü bulmuştu. Etraf sisli ve görüş mesafesi çok kısa idi.
Pansiyonda bizi Muhammet ve ekibimizin diğer iki üyesi Sevcan ve Cihan karşıladılar. Hava aşırı sisli olduğu için gps çalışmada problem yaşıyordu. İlk defa çıkacağımız bir dağ olduğu için ana kulvarı bulamaz isek tehlikeli kısımlara doğru sürüklenme riskimiz vardı. Bundan dolayı Muhammet rehberliğinde gitmeye karar verdik. Kendisinden de siste çıkabileceğimiz teyidini aldıktan sonra içimiz rahat etmişti. Dağ evinde bizim için hazırlanan çorba, türlü ve pilav menümüzü oldukça aç olan midelerimize afiyetle indirdikten sonra Muhammet’i orda bırakıp kamp yüklerimizi sırtlandık. Avusor gölüne çıkıp kamp atacaktık. Fakat sis dolayısı ile gps daha yaylada bile sapıtmış ve bizi 100 mt. kadar yan kolda dik taraflara atmıştı. Verdiğimiz kararın ne kadar doğru olduğunu daha işin başında anlamıştık. Kamp yükü ile boğuşarak iki buçuk saat içerisinde göle çıktık. Gölde sis hafif açılmış ve enfes bir manzara sunuyordu. Göle vardığımızda saat 18:00 civarlarıydı. Fotoğraflarımızı çekip, çadırlarımızı kurduk. Sis bir bastırıyor, bir kalkıyor, arada yağmur çiseliyordu; aslında tam bir doğu Karadeniz havasına denk gelmiştik. Kamp alanında bir çadırlı grup daha vardı ve o gün zirveyi yaptıklarını öğrendik. Yemek hazırlamaya başladığımızda hava da kararmaya başlamıştı. Karnımızı doyurup uykuya çekildik.

22 Temmuz 2018 Pazar

Sabah 04:00 civarında uyandım. Havada halen daha aynı sis devam ediyordu. Ekip de yavaştan uyandı ve istişarelere başladık. Muhammet 05:00’te gölde olup, bizi de aldıktan sonra zirve deneyecektik. Ama acaba yola çıkacak mıydı, gelecek miydi, gelmez ise ne yapacaktık? Bu soruların arasında 05:10 civarı sislerin arasından Muhammet belirdi. Zaten hepimiz hazırdık ve gelir gelmez 10 dakika içerisinde yola çıktık. Artık içimizde heyecan ve keyif vardı. Hava sisli olmasına rağmen ılık ve çıkış için ideal idi. Gölün güney tarafındaki dik yamaçtan tırmanmaya başladık. Yanımızdan göle akan dere usul usul dökülüyordu. Diklik fazla ve ilk başlangıçta nefes açılması için başarılı idi. Tepeye gelmeden batı yönüne dönüp yan vadiye geçiş yaptık ve o taraftan yükselmeye devam ettik. Bu kısımda eğim daha azalmıştı. Fakat sürekli sisin içerisinde olduğumuz için manzaramız 50-100 metre civarını geçmiyordu. Muhammet’in evi gibi olduğu için buralarda çok rahattı ve bu durum bizi de rahatlatıyordu. Sadece çıkışa odaklanmıştık.
Bu aşamada Sema kendini iyi hissetmediğini ve daha devam etmek istemediğini söyledi. Yolun daha başı ve bir buçuk saat olmuştu. Rahat da dönebileceği bir yerdeydi. O yüzden nispeten düzlük bir bölgede onunla vedalaştık. Artık ekip beş kişi yola devam ediyordu. Daha iki saatten fazla yolumuz vardı ve Sema’dan ayrıldığımız yerden itibaren eğim de artmaya başladı. Eğim sürekli artıyordu ve yaklaşık bir saat sonra artık batonları bırakıp ellerimizi de kullanmaya başlamıştık. Bu şekilde devam ederken yine görüş açımız düşüktü. Aslında bu çok da kötü bir şey değildi, çünkü en azından uçurumun kenarında olduğumuzu anlamıyorduk. Son bir yan geçiş ile zirve vadisine ulaştık. Artık zirve bize uzaktan göz kırpıyordu. Burada sis de hafif açılma eğiliminde idi. Ama daha yolumuz uzun ve tırmanış seviyesinde idi. Ufak bir yiyecek molasından sonra bir saatlik bir mesafemiz kaldığını düşünerek tırmanmaya devam ettik. Bu arada tırmanışın başından beri bizimle olan köyün köpeği ne yazık ki bir duvardan çıkamadığı için artık yola devam edemiyordu. Arkamızdan ağlar halde onu da orada bıraktık. Biraz sonra Sevcan da artık çıkmayacağını söyledi. Zirve artık çok yakındı ve yarım saatten az bir yolumuz kalmıştı. Sevcan ile de orada kısa bir süreliğine ayrıldık. 20 dakika içerisinde saat 09:00 civarlarında Muhammet’in rehberliğinde, dört kişi olarak zirvedeydik. Ekibimizin en genç üyesi olan 17 yaşındaki Yiğit’in ile zirvesiydi ve ilk zirveye göre bayağı teknik bir işin altından son derece iyi kalkmıştı. Herkes mutlu, zirvede biraz dinlendik, defteri imzaladık, biraz yemek yedik ve dönüşe geçtik. Sis burada daha az olduğundan ince bir manzaranın tadını çıkarıyorduk.
Şimdi önümüzde aynı diklik ve bu sefer ters yöne gidecektik. Yine el ve ayaklarımızı kullanarak çıktığımız zaman diliminde Sevcan’ın yanına ulaştık. Baton kullanamadığımız için inişimiz de hızlı olamıyordu. Sevcan’ı ekibe katıp inmeye devam ettik. Eğim azaldıkça hızlanmaya başlıyorduk ki, Yiğit artık çıkarken olduğu hızda değildi. Yorulduğunu ve yavaş yavaş ancak gidebildiğini söyledi. Sis de olduğundan arayı fazla açmamaya çalışarak Yiğit ile beraber hareket ediyordum. Ekip Sema’nın olduğu yere indiğinde, Sema’nın sisten dolayı geri dönmediğini ve bizi beklediğini gördü. Hatta köy köpeğimiz de onu bulmuş ve iki canlı bizi bekler halde idiler. Ön ekip Sema ile biraz soluklanınca biz de arkadaki iki kişi olarak onlara yetiştik. Bizim gelişimiz ile beraber yine yola koyulduk. Göle inen dik dereye vardığımızda Yiğit ile ben yine en arkada kalmıştık. Fakat artık patika üzerinde olduğumuzdan sıkıntı yoktu. Saat 13:30 gibi kamp alanına ulaştığımızda kampın yarısı toplanmıştı bile. Sevcan Muhammet ile dağ evine inmişti. Diğerleri bizi bekliyorlardı. Artık yağmur da sisin içinde iyiden iyiye yağıyor ve sırılsıklam hale getiriyordu. Toplanmamış çadırda yarım saat dinlendikten sonra kampı toplayıp biz de dağ evinin yolunu tuttuk. Bu sefer gps rotasını izlemedik ve dereyi takiben köyü bulduk. Saat 16:30 civarı Muhammet’in mekanına varmıştık. Yine mükellef bir sofra ile acıkan karınlarımızı doyurduk, ıslak eşyalarımızı yanan sobanın üzerinde kuruttuk, duşumuzu aldık ve faaliyet hakkında konuşarak akşamı ettik.

Başarılı bir zirveden sonra herkesin keyfi yerinde idi, Mont Blanc’a gideceklerin son antrenmanı da tamamlanmıştı. Sonuç olarak hayat dağlarda güzeldi :)

RAKIDAK faaliyetleri devam edecek ;)

IMG-20180723-WA
IMG-20180723-WA
IMG-20180723-WA
IMG 20180721
IMG-20180723-WA
IMG-20180723-WA
IMG-20180723-WA
IMG 20180722 101012947 HDR
IMG-20180723-WA
IMG-20180723-WA
IMG 20180721
IMG-20180723-WA
IMG 20180721
IMG 20180721

 

Browse top selling WordPress Themes & Templates on ThemeForest. This list updates every week with the top selling and best WordPress Themes www.bigtheme.net/wordpress/themeforest